Önce gazetede gördüğüm fotoğraftan başlamalıyım:

Bizim bütün Adigelerin, Abhazlar ve Çeçenler dahil, pek sevdiği seyrine doyum olmaz fevkalade estetik o nefis dansı, “kğafe”yi yaparken ki fotoğrafını basıvermiş bir gazete (Radikal).

Bunca yıldır halkının çektiği acılar ve bombalı bir saldırı sonucu yitirdiği eşi Cahar Dudayev’in geride bıraktığı hüzün “mıh” gibi çakılı, belli belirsiz görülen fotoğraftaki yüzünde.

Acılı yaşanmışlığın bıraktığı izleri bu bulanık fotoğraf gizliyemiyorsa da, son derece zarif ve güzel bir kadın olduğu anlaşılıyor Alla Dudayeva’nın..

Ancak itiraf etmeliyim ki fotoğrafta o güzel dansın ve zarif kadının büyüsünden hemen ayıktıran son derece “yemuk”, tuhaf bir durum var. “Yemuk” bizim Çerkesce’de “hğey nape” dir. Ayıptan da ayıp, rezalet diye tercüme edebiliriz.

O da şu: Çerkes dansı yapılırken, ev içinde aile arasında yapılıyor olsa bile izleyicilerden kiminin bacak bacak üstüne atıp birşeyler içtiği, kimilerin elleri ceplerinde duvara yaslandığı, kimilerin sırtlarını dönüp sohbet ettiği görülmemiş bir durumdur. İşte fotoğraftan dışarıya vuran “yemuk” tam da burada.

Çerkes danslarında izleyiciler dans eden çiftlere ayakta ve usulünce katılırlar. Laubalilik “yemuk” sınıfına girer. Şaka değil yazılı olmayan anayasa hükmündedir. Yaptırımı ağırdır.

Alla Dudayeva’nın dans ettiği kişi fotoğrafta arkası dönük… Ayak figürü eh işte, idare etse de kollar gevşek ve sarsakça…

Gözüm fotoğrafa yaslanmış yandaki yazıya kayıyor: “ Danstaki ikili: Eski Çeçen ‘first lady’ Dudayeva ve Howard..”

Fehim Taştekin’in “Kaf Dağının Ötesi” başlıklı yazısına dönüyorum. Howard’ın bir Amerikalı olduğunu öğreniyorum… Anlaşıldı. Amerikalı, Kafkas coğrafyasını değiştirmeyi murad ederken önce danslarımızdan başlamış… Glen Howard… (JF) Jamestown Foundation (ABD’de düşünce kuruluşu) başkanı… Yalnız değil, Illia Üniversitesi’ni de peşine takmış.

Yalan mundar, değiştirmiş de..

Bizim zarif “kğafe”miz başka birşeye dönüşmüş. Dönüşürken elbette izleyicileri de dönüştürmüş, laubaliliğin, aymazlığın ve meyhane duruşunun nedeni bu olmalı.

***

Olmadı Kafkaslı… Olmadı saygıdeğer Alla Dudayeva..

Kafkasya’ya, daha dün Abhazyayı ve Güney Osetyayayı kan revan içinde bırakan Gürcistan’ın üzerinden burnunu Amerikalının, dans davetini kabülünü geleneksel konukseverliğimize bağlamayı çok isterdim. Ancak fotoğrafın hemen yanı başında yazılanlardan benim anladığım, Amerika’nın, Gürcistan üstünden bütün Adige halklarını Rusya’ya karşı Kafkasya da “teke zortlatması” için sahneye davet ettiğidir.

Hani tekelerin hakimiyet kurmak için birbirleriyle kapışıp, boynuz boynuza geldiklerinde bedenlerinin aldığı biçim ve seslerden mülhem Burdur halk dansı var ya, işte ondan söz ediyorum.

Davetiyenin başlığında yazılı olanların tarihte büyük kıyımlara, sürgünlere uğramış, yerlerinden yurtlarından edilmiş Adige halklarını, hani şu başkalarının Çerkes olarak adlandırdığı Kafkas sürgünlerini Rusya’ya karşı kışıkırtacak kadar “iştah açıcı” olduğunu kabul etmeliyim.

Şunlar yazıyor davetiyede: “ Gizli halklar, devam eden suçlar: Çerkesler ve Kafkasya halkları konferansı.”

Konferans daha dün Abhazya’ya ve Güney Osetya’ya acılar yaşatan Gürcistan yönetimince, Tiflis’te yapılıyor. Ana tezi şu: Onlarca yıldır devam eden, Rus – Kafkas savaşları sonrasında (1864) yenik düşüp Osmanlı topraklarına sürülen Adige, Abhaz, Oset, Çeçen halklarının yaşadığı büyük sürgün bir soykırımdır…”

Soykırım… Haksızlığa uğrayan, katledilen sürülüp yerlerinden yurtlarından edilen bütün mazlum halkların acısını en yüksek seviyede ifade ettiği için, kadre uğramış halkların iştahla sarıldığı bir sözcük. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yahudi katliamlarına verilen ad. Soykırım ya da holokost…

Elbette ve kuşkusuz, Kafkas-Rus savaşları sonrasında başlayan sürgünle birlikte Kafkas halklarının yaşadıkları büyük bir trajedidir. Ancak şimdiye kadar “göç” ya da “sürgün” olarak adlandırılan bu büyük trajediye, şimdilerde yüksek ateşle yanan Kafkasya’da yeni bir ad arayışına girişilmesinin bir nedeni olmalı.

Hani ne derler: Mükemmel zamanlama…

Son elli yılda yapılan bütün katliamlara peki biraz yumuşatarak söyleyelim, büyük bir bölümüne bulaşan Amerika ile Batının kuklası Natocu Gürcistan’ın bu yeni icadını neye yormalı?

Çok açık, burada niyetleri diaspora ile birlikte Kafkas halklarını Rusya’ya karşı kışkıtmak ve bağımsızlığını henüz kazanmış Abhazya’yı yalnızlaştırmak.

ABD-Gürcistan ortak planına ilk tepki son derece yerinde bir değerlendirme ile Türkiye Çerkeslerinin ana örgütü olan Kafkas Federasyonu’ndan gelmiştir. Bu bildirinin hiç değilse bir bölümünü, bildiriyi hazırlayan ortak akla ve ellerine sağlıklar dileyerek SoL okurları ile paylaşmak isterim:

“Amerika ve Gürcistan’ın işbirliği ile yıllardır gündeme getirilmeyen bir konu ısıtılarak, yeni savaş sürecinde Rusya Federasyonuna karşı siyasi bir hamle yapılmak istenmektedir. Bu siyasi hamlenin aracı ise ‘Çerkes soykırımı’ temasıdır. (…) Konferans, Kuzey Kafkasya’yı yeniden istikrarsızlaştırarak, etnik bir çatışmaya sahne yapmak amacıyla sergilenen girişimlerden sadece biridir. (…) Çerkes halkının Kafkasya’da yeni bir çatışmanın öznesi olmasını kesinlikle istemiyoruz.”

Çok az bir bölümünü aktardığım bidirinin tamamı için ilgilenenlerin Kafkas Dernekleri Federasyonu portalında kısa bir gezinti yapmalarını öneririm.

***

Özetin özeti Kafkasya’da ABD-Gürcistan- Çeçen ortaklı “Teke zortlatmasına” yüz vermemek gerekir. Dansta eşimizi seçerken titizlik gösterelim. “Kğafe”yi de usulünce oynayalım. Diaspora ya da başka yerde yapılacak hiçbir laubaliliğe de izin vermeyelim

Mehmet Bozkurt

Kaynak: soL Haber Portalı http://haber.sol.org.tr