Sosyalist Çerkesler’in öncüleri, 2008 yılında Türkiye Komünist Partisi’nde (TKP) siyasi, İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nde (İKKD) külterel çalışmalar yapan insanlara dayanmaktadır. Öncülük edenler, halklar için kültürel ve siyasi mücadelenin birbirinden ayrı düşünülmesine tepki göstermiş ve Sosyalist Çerkesler’in temeli olan düşünce belirmiştir. Bu düşünceden hareket eden öncüler, kültürel mücadele içerisindeki politik insanlar ile politik mücadele içindeki kültürel kaygıları olan insanları bir araya getirmek için çalışmış, 2010 yılının Aralık ayında ilk kurucu grubu toplanmış ve koordine çalışma dönemi başlamıştır.
2010 yılında başlayan koordinasyon, yol arayışlarının çerçevesinde iç tartışmalar yapmış, iki yıllık tartışma ve araştırma döneminin sonucunda 2012 yılında artık kurumsallaşmış bir Sosyalist Çerkesler oluşmuştur. 2012-2014 yılları arası, Türkiye’de bulunan Çerkeslerin sorunları için çevresini bilinçlendirme çalışması yapmıştır.
2014 yılında Türkiye Çerkes gündemi, Soçi Olimpiyatları, 21 Mayıs’ın 150. yılı ve Suriye Çerkesleri gündemine kilitlenmiş ve Türkiye Çerkeslerinin gündemi tarihsel mücadelesinden başka yere kaymış, bu odak kayması aynı zamanda birçok duygusal refleksi de beraberinde getirmiş ve toplum bir anda popülist söylemlerin ortasında kalmıştır. Sosyalist Çerkesler, bu zeminde bir çözüm üretilemeyeceğine karar vermiş ve sorunun kalıcı bir biçimde çözülmesi için gerçek zeminde ele alınması gerektiğini söylemiştir. SÇ, sorunun sonuçlarına değil nedenlerine odaklanmış tarih, anadil ve teorik çalışmaları merkezine almış bir içe dönme dönemi yaşamıştır.
Bu içe kapalı dönemde, 2012’de kurulan dış ağ ile iletişim göreceli olarak kesilmiş ve kendi kadrolarına yaslanmıştır. Bu daralma ve kadrolaşma süreci, Türkiyeli Çerkeslerin artık son derece tehlikeli boyuta varmış yok olma tehlikesini önleyecek araçları edinme biçiminde gerçekleşmiştir.
Sosyalist Çerkesler’in mücadelesinde benimsediği ilkeler:
SÇ, bütün sistemin temelindeki sorunun emek-sermaye çelişkisi üzerinde yükseldiğini ve herhangi bir kategorinin bu çelişkiden bağımsız olamayacağını düşünür.
SÇ, anti-emperyalisttir, emperyalizmi siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri olmak üzere bütünlükllü bir kavram olarak okur, anti emperyalist mücadelenin de bu bütünlüğe göre olması gerektiğini düşünür.
SÇ, her türden milliyetçiliğe karşıdır. SÇ, kendi halkını diğer halklardan üstün gören, hiçbir mantıklı dayanağı olmayan yaklaşımı reddeder. Bu yaklaşımın halkları birbirine düşman ederek yöneten kapitalizmin stratejisi olduğunu vurgular.
SÇ, aydınlanmacıdır. SÇ, akılcılığı savunur. Her türden gerici ve değişime kapalı varsayımlara karşı Çerkes toplumunun aydınlanmasını merkeze koyar ve bunun için mücadele eder.
SÇ, evrenselcidir. Çerkes kültürünü, özcü, sadece Çerkeslere has bir şey olarak görmez, insanlığın ortak mirasının bir parçası olarak görür ve gelecekte de insanlığın ortak birikimine kazandırmak için mücadele eder.
SÇ, Eşitlikçidir. SÇ, her türden sınıfsal, ulusal, etnik eşitsizliğin karşısındadır.
SÇ, Çerkes toplumunun tarihsel çıkarlarına büyük katkı sağlamış SSCB’ye dönük Soğuk savaş kalıntısı söyleme karşı, reel sosyalizm ve SSCB mirasını savunur.